14 Ekim 2017 Cumartesi

KENDİMİZE DÜŞMAN



Hayata içsel huzurla doğmuş oluyoruz.
O anda sadece varoluşumuzun keyfini çıkartıyoruz.

Zihnimiz devreye girinceye kadar bu durum keyfi halde devam ediyor. Ancak algımız dünya boyutuna gelip, bilincimiz uyanmaya başladıkça çevremizi öğrenmeye başlıyoruz ve her merakımızın ardından bir bilgi zihnimize hızlıca işliyor.

Kişileri algıladıkça ve teklik bilincinden birlik bilincine ulaşıncaya kadar, kendimizi kişilerle yoğurarak yaşıyoruz. Sonrasında bu süreçlerle kişilik ve karakterimiz oturuyor.

Kişileri kendimizle kıyaslayarak ya da karşıdaki kişileri yargılayarak kendi doğru yolumuzu çizdiğimizi sanıyoruz ancak ayrılıktır. Bu, kişinin birlik bilincinden ayrılması ve de kendini herkesden soyutlamasıdır. Kıyaslamanın sonucunda olumlu ya da olumsuz her yargımız bizi kendimizden uzaklaştırır.

Kişinin kendini bir başkası ile kıyaslama durumu, kendine duyduğu saygı azlığı, sevgi azlığı ve de yetersiz görme durumlarında olur. Birisi ile kendini kıyaslamak karşı taraf için yargılar koymamıza sebep olur.

Burada empati gibi algılanabilir fakat kişinin koşullarında olup ne hissettiğini anlamaya çalışmak ile, kişiyi koşulundan dolayı yargılamak arasında fark vardır.
Yargılama bizim sahip olduğumuz bir hak değildir, bize sadece kendimizle ne kadar az diyalog içinde olduğumuzu söylemektedir. Biz bunu anlamadan çoktan egomuz ile farklı yollardan sonuca bile ulaşmış  olabiliriz.


22 Nisan 2017 Cumartesi

KARİYERSİZ KARİYER

SEVGİLİ KARİYER ...
Günümüzün çok uzun bir kısmını işimizde geçirmekteyiz ,bu zaman kimine göre güzel ,kimine göre stresli,kimine göre ise bomboş duygularla geçmekte.Bazılarımız ise bu duygu durumlarının olduğu işe hasret ,ya da kıdemini alamadığı için karamsar bulutlarla çevrilmiş ..
Bireysel olarak ele alabilme şansımız olmadığı için genel bir durum değerlendirmesi yapalım hep birlikte .
İstediklerimiz ,hayallerimiz ve hedeflerimiz bir yana koyalım ve de gerçekte olan durumları bir yana koyalım ,arasında koca bir ucurum mu var yoksa yakın lar mı ya da yakın ya da uzak oluşunu umursamayı bıraktık mı ? Umursamayı bırakma durumu biraz daha fazla olabilir çünkü hayat geçimini düşünmekden kendimizi düşünmeyi unuttuk .. Amaç para kazanıp kendimizi ,ailemizi ve yakınlarımızı geçindirmek olabilir fakat bir de şu yönden bakalım ..
Meslekler eğitimimize başlamadan önce bize koşullu olarak yerleştirilmiştir ve de mesleki başarı her kişiye göre değişir bu durumun kişileştirilmesinin sebebini daha rahat anlarsak öncelikle hırs ve egolarımızdan sıyrılmış oluruz . Her kişinin doğumuyla beraber evren sisteminde bir görevi vardır kimse önemsiz ya da boş yere bu dünyaya gelmemiştir , bu sebeble önce kişisel misyonumuzu bulmamız gerekmektedir .Bütün hayatla yaptığımız mücadele bizi o misyona götürmek içindir . Bunu mücadele olarak adlandırdım çünkü kişiler bir hedef için her şeyini ortaya koyup bazı zamanlarda kendi de dahil olmak üzere tüm düzene inatla yaklaşabilmektedir ,bu inatlaşma döneminde de birşeyler öğrenir ,hedefe ulaştığında ise haz dediğimiz süreç uzun ya da kısa sürer ve bu da kişiye göre değişir .Bunun sonuçlarına göre de hepimizin de dediği sonuç kader ve kısmet olur ..
Bir A kişisi ve B kişisi olsun ,ikisi de aynı kariyer planı yapsın aynı eğitimlerden geçsin sonuç ikisinde de ayrı olacağı için bireysel olarak kendi misyonumuzu oluşturmak en iyisi ,günümüzde çoğu  kişi mesleğini yapmamakta neden diye sorulduğunda koşullar cevabı gelir .. Acaba bu koşullar bizim için daha iyi olabilir mi ? Bu yönden bakmak lazım , sanırım hiç birimiz bu dünyaya doğup,büyüyüp,çalışmak ve para kazanmak ,evlenmek için gelmemişizdir bu kadar basit bir sistemde olduğumuzu düşünmek kişiyi daha da boşluğa sürükleyebilir ..
İlk etapda elimizde ne var ona bakalım ?Herkes bulunduğu durumu öncelikle kabule geçmeli ben şuan burdayım !!! Ben burdan nereye varmak istiyorum ya da ne istiyorum ?Bu cevapları kendimize dürüstce verelim belki kariyerle alakalı hiç bir isteğimiz yoktur bilemeyiz ..Bu cevaplardan sonra burda olduğum noktada ne kadar mutluyum ,kişisel başarı ve kariyerdeki her başarının özünde sevgi vardır .Yaptığın herşeyi sevgiyle yapmak ona kendini vermek arkasından içsel başarımızı,huzurumuzu sağlar .Şuan herkes bulunduğu durumu sevgiyle kutsasın ,sürekli isyan, öfke ,ya da stres bizi bulundugumuz yerden başarıya götürmez aksine gelen gideni aratır sözünü bize kanıtlar ..
Elimizde hir bişey yok ise yani iş arıyorsak ,kariyer konusunda henüz birşeyler oturtamamışsak ,kendinizi bir ürün olarak düşünün ve de aynı zaman da satış elemanı ,kendinizi bir müşteriye sunmak istediğnizde hangi özelliklerinizi överdiniz ,ya da hangi alan da daha etkili olurdunuz ? Bu şekilde ,fiziksel ,kimyasal tüm analizleri yapılan bir ürün gibi kendinizi tahlil edip o noktadan gitmek istediğiniz hedefi belirleyebilirsiniz .Bazen bu hedef  için fazla fedakar  olmanız gerekebilir  ama yine de hedef belli olduktan sonra o fedakarlıklar size külfet gelmez ,hem fiziki yapınıza hem de kimyanıza uygun bir işte çok  mutlu ve çevrenize de bu mutluluğu yansıtacağı için önündeki yollar bir bir açılacaktır .Sevgi ile yapılan hiç bir iş küçük değildir aksine çok çok büyüktür .Önemli olan işin kendisi değil ne şekilde yapıldığıdır .


Cesaret ;deha,güç ve sihir barındırır.

Johann Wolfgang Von Goethe 

1 Nisan 2017 Cumartesi

İLETİŞİM FREKANSI



Bakış açımız yaşadığımız her olayla ilk halinden farklı dokunuşlarla gelişir ve biz de bu farkı yansıtırız . Bu dokunuşlar bizde yargılar oluşturur ve bu yargılara göre yaşamaya devam ederiz.
Yansıtma bizim içimizden başlar ve dışarıya doğru istemsiz akar buna en yakın örnek refklekslerimizdir aynı bu mantıkta her iletişimimiz etkilenmeye başlar . Birbirinin içine girmiş halkalar
gibidir yaşamlarımız. Bu halkaların oluşumlarının her birini kendi frekansımıza göre çekeriz .Bizim hoşlanmadığımız kişi başkası için önemli bir sevgi kaynağı olabilir ve bu yüzden herkes özeldir.Bunu en güzel radyo kanalları örneğiyle ifade edebiliriz her kanalın kendine ait frekansı vardır ve biz istediğimiz frekansa radyomuzu ayarlarız .Kimi zaman arabesklik oluruz kimi zaman da yerimizde duramayacak kadar neşeli ve ona göre parçalar seçeriz kendimize . Hayatımızda da sahip olduğumuz frekansa göre olaylar çekeriz .Bu da kendimize aittir oysa ki biz hep karşıdaki kişilere bağlarız ama yaşadığımız olaylarda sadece frekanslarımız kesişir .Karşılıklı ayarlanmıştır .Kimseyi suçlamadan kendimize yöneldiğimizde olayların akışını hızlıca çözüme kavuşturabiliriz ya da daha doyumlu hazlar alabiliriz iletişimlerimizden çünkü gelen her kişi ve olay kendimizle ve kendi frekansımızın durumu ile ilgili bilgi verir.
Bazen çevremizden şöle cümleler duyarız 'x kişisi geldiğinde geriliyorum yahut mutlu oluyorum ,rahatlıyorum vs.' bunların hepsi durum olarak aynıdır sadece bize göre olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirilir .Ama evren sisteminde olumlu -olumsuz ayrımı yoktur sadece olan durum vardır . Olumlu olumsuz yargısı sadece zihnimizin koyduğu durumdur .Bir olay yaşarız ve adını belirleriz sonrasında karşılaştığımız insanlarda ona yakın bir his aldığımızda istemsiz savunma haline geçeriz bu bazen kendi irademizle olmaz .Önyargı dediğimiz konu burda devreye girer sadece biz de olan bir negatif sinyal yüzünden karşıdaki kişiyi hiç tanımadan eleştirebiliriz ,burda düşünmemiz gereken öncelikle burda bu durum bana neyi hatırlatmak istedi ya da ben daha önce ne zaman ve nerede böyle hissetmiştim.Bu soruların cevapları kendiliğinden akıp gidiyorsa önyargılarımızda bir bir kırılacaktır .
Öncelikle olayları iyi,kötü,olumlu,olumsuz tüm sıfatlardan arındıralım bununla başlarsak suçlama eğilimimizden vazgeçer kendimizi saf şekilde kabule geçeriz bu olduğunda içsel bir rahatlama olur ve frekansımız gerginlik alanından çıkar ,sonrasında ise dışarıyla olan durumumuzun içimizle bağını keşfedelim , bu bağın kuvvetini ne kadar iyi algılarsak içimize o derece önem verebiliriz ,olayları takip edip bağlantıyı bulup o frekansı kapattığımızda o yayın da kesilir .. Bu mantıkla kendimize dönelim ve kendimizle olan iletişimimizi arttırdığımızda kişilerle olan iletişimimizin nasıl değiştiğini görüceksiniz .

O sevmediğimiz patron ,iş arkadaşı belki akraba belki çok yakınımızdaki diğer kişilerin nasıl da kendi duygu birikimlerimizin yansıması olduğunu keşfedeceksiniz ..

Herkesin kendi müziğini özgürce çalabilmesine izin verelim ama öncelikle kendimizin ...